menu

22 Ocak 2016 Cuma

YAKINLAR

Gezi Notları , Türkiye , Avrupa , ...... GEZİMİZ



Bu hafta sonu hava yağışlı idi ama yine de bu içimdeki gezme isteğine mani olmadı. Yoğun ve stresli geçen iş ortamını insan ancak gezerek ve sevdikleriyle sohbet ederek atlatabiliyor. En azından benim için böyle. Biz de televizyonda gördüğümüz Çatalca’daki bir yere gitmeye karar verdik. Önce telefon edip o gün çalıştıklarını teyit ettik, öğle saatlerinde de yola koyulduk. Bahçeşehir’den 64 km uzaklıkta Ormanlı Köyüne gittik. Çatalca gişelerinden çıkınca sola doğru dönüp sırasıyla İzzettin, Kestanelik, Çanakça, Dağyenice gibi güzel köylerin içinden geçip yaklaşık bir saat sonra Terkos Gölü kenarında aynı zamanda Karadeniz kıyısında olan Ormanlı köyü karşılıyor.Göl oklarını takip ederek son derece mütevazı bir aile restoranına ulaşıyorsunuz. Burasının, her mevsim ayrı güzel olacağını görünce hemen anlıyorsunuz. Havanın yağmurlu olmasından dolayı şömineli mütevazı bir ortamda göl manzarası eşliğinde çok güzel göl balıkları yedik.   Yediğimiz balıklar: göl levreği, turna, akbalık ve çapak idi. Hepsi bol yağda kızarmasına karşılık yerken bunu asla hissetmiyorsunuz. Bu balıklar mevsimin balıklarıymış ve hepsi taze taze üstelik sadece beyaz etten oluşuyor. Bunların yanında güzel mevsim salatası ve meşrubat (alkol satılmıyor) alıp en son olarak da şambaba tatlısıyla lezzetin zirvesine ulaşıyorsunuz. Kişi başı yaklaşık:25 TL. Bu güzel yere giderken ve dönerken tabiatın içinde bütün pozitif enerjinin yanı sıra köylerden geçerken köy yumurtası, manda yoğurdu, manda sütü vb. doğal birçok şeyi de alma fırsatı bulabiliyorsunuz. Bizim için tekrar ziyaret edilecek yerler arasına giren “Göl dé Balık”ı sizlerle de paylaşmak istedim.


NOTLAR:

Biz başta hangi balığı seçeceğimiz konusunda kararsız kaldık, ardından hepsinden bir parça tadalım diye karar verdik ve bize buna uygun bir mönü hazırladılar.
Biz gittiğimiz zaman yağmurlu hava ve kış koşulları sebebiyle dışarıda masa yoktu ancak bahar ve yaz dönemleri için, gölün üstünde kurulmuş bir iskele ve kenarında yemyeşil bir alan var. Hem çocuklar için de gayet hoş ve doğal bir ortam, hem de gerçekten şehrin stresinden sıkılan biz yetişkinler için muhteşem bir kaçamak.
Bizim için yol boyunca restoranın tabelasının bulunmaması zorluk çıkardı. Navigasyona verdiğimiz hedef sayesinde yolu bulduk. Bu konuda yaşadığımız sıkıntıyı da restoran yetkilileriyle paylaştık. Onlar da bize yeni tabelaları olduğunu ancak bahara doğru yerleştirebileceklerini söylediler. Eğer yolu bulmak konusunda sıkıntı yaşamak istemiyorsanız siz de bizim gibi telefonlardaki navigasyonları kullanabilir veya paylaştığım karttaki numaraları arayarak yol tarifi sorabilirsiniz.    

Kış günleri normalde akşam saat 18’e kadar açık olan bu sevimli restorana eğer önceden rezervasyon yaparsanız daha geç saatlerde de gelebilirsiniz. 

13 Kasım 2015 Cuma

SEGOVIA GEZİMİZ

Gezi Notları , Türkiye , Avrupa , Segovia, Madrid şehrinin kuzeybatısında yer alan bir kasaba.


Ulaşımı da oldukça kolay.Metroda Principe Pio’da inince istasyondan çıkıp yaya geçidinden geçince Hotel Florida Norte ve La Sepulvedane otobüs servisiyle karşılaşıyorsunuz. Otobüsler 30 dak.da bir ve yol 1saat 15 dak sürüyor. Bileti gidiş-dönüş alabilirsiniz. Pases Ezequiel Ganzales’de duruyor. Biz Renfe ile 14.30 €/kişi geldik. Otobüs terminalinden çıkınca araba girişi olmayan yaya yolunu görüyorsunuz. Bu yol sizi merkeze ulaştırıyor. Merkezde M.S. 50 yılında Romalılar tarafından şehrin su ihtiyacını karşılamak amacıyla granit taşlardan yapılmış 800 m uzunluğunda ,29 m genişliğinde “ Aqueduct “ su kemerini görüyorsunuz. Bu kemer 19 yy. sonlarına kadar aktif olarak kullanılmış.


 Meydanda 1525 yılından kalma gotik mimarisi hakim olan katedrali görüyorsunuz. Giriş ücretsiz. Şehrin sembolü olmuş Walt Disney’in kurduğu muhteşem çizgi dünyasının şatosuna da ilham kaynağı olmuş.
Efsanevi Kral Ferdinand ile Kraliçe 2.Isabel’in 1474’de yazlık olarak kullandıkları Segovia Alcazar’ını gezebilirsiniz.10.00-19.00 Giriş:8.00 €,kuleler için 1.00 € daha ekstra ödemek gerekiyor. Biz tam girecekken çıkanlar kesinlikle değmez deyince vazgeçtik. Buraya gelince meşhur süt kuzularından (ki bunlar 4-5 aylık iken kesiliyorlar) yemeden gitmek istemedik. Su kemerinin oradaki “Meson de Condido” da farklı etlerden de aldık. Böylece 4 ayrı et mönüsünün tadına baktık.
Gerçekten hepsi çok güzeldi. Tur firması da aynı yere götürmüş ama hepsi fix mönü yemiş oysa biz değişik tatlardan tattık ve 25.00 €/kişi ödedik.
 


TOLEDO GEZİMİZ



Toledo,1560 senesinde 2. Felipe'nin İmparatorluğunun başkentini Madrid’e taşıyıncaya kadar, dönemin en önemli kültür,ticaret ve askeri merkezi olan ve Tajo Nehri’nin çevresinde kıvrılarak kurulmuş bir şehir. Ayrıca Unesco’nun Dünya Mirası listesine kattığı bir yer. Biz buraya Renfe (hızlı tren ) ile Madrid'ten  20.60 €/kişi çift yön olarak 35 dakikada geldik. Renfeden inince çift katlı turist otobüslerine bindik.9.00 €/kişi. Üst kattan bütün manzarayı ve Tajo Nehri’ni seyrettik. Doğal olarak yollarda Tajo nehri ile beraber kıvrılarak yapılmış.Yolda giderken Alcantara Köprüsünü görüyorsunuz. Şehrin içi yürüyerek çok rahat gezilebiliyor. Meydan,” Zocodover “ adıyla anılıyor. Toledo Katedrali,Bisagra Kapısı ve Orta Çağ dönemine ait sokakları zevkle gezebilirsiniz.En önemli yiyecekleri olan “Marzipan” acıbadem tatlısının muhakkak tadına bakmalısınız. Çeliğiyle ünlü bir yer olduğu için el işçiliği çelik eşyalardan alabilirsiniz.
(kılıçlardan almanızı tavsiye etmiyorum.
Türkiye'ye girişte problem oluyor.)

Eski başkent çok büyük değil , fazlaca da gezip görülecek bir yeri yok. 2-3 saat içerisinde ziyaretiniz bitebilir.



MADRİD GEZİMİZ



Gezi Notları , Türkiye , Avrupa , Barcelona'dan hareketle Zaragoza üzerinden 6 saatlik bir yolculukdan sonra Madrid’e varıyorsunuz.
Madrid, Tokyo’dan sonra en yeşil başkentiymiş.
Bütün Madrid’i ayağınızda rahat bir ayakkkabı ile yürüyerek gezebilirsiniz. Biz onlu bilet (12.20 €/kişi ) aldık,en ekonomik olanı buydu ve çok rahat yetti. Turumuz Flamenko Şova Madrid’de götürdü.       55.00 €/kişi sadece içki ile izlediler. Puerta del Sol,on önemli caddenin açıldığı meydan. Şehrin simgesi olan “Ayı Heykeli” burada. Meydan Güneş Kapısı anlamına geliyor. İspanya’nın “ 0 noktası” yani İspanya’nın Dünya’nın bütün şehirlere olan uzaklıkları buradan hesaplanıyor. Yılbaşı kutlamaları burada yapılıyor. Ayrıca meydanda ilginç kıyafetli kız-erkekler değişik kıyafet ve figürlerle uzun süreler havada asılı duruyorlar.




Ayı Heykeline sırtınızı verip karşıya doğru yürüdüğünüzde “Mercado San Miquel” yeme-içme pazarına gidiyorsunuz. Burası 1815 ‘de kurulmuş.Deniz mahsülleri olarak Barcelona’dan çok zengin. Biz olabildiğince hepsinin tadına bakmaya çalıştık.
Puerta del Sol’den 400 m güneybatıya gidince “Plazze de Mayor” meydanına çıkıyorsunuz. Kral 3. Philip zamanında Juan Gomez de Mora tarafından 1619 yılında konut olarak yapılmış. İnsanlar evlerinin balkonundan boğa güreşlerini ve festivalleri izlermiş.Meydanda 3. Philip heykeli var. Bu meydanda lüks alışveriş merkezlerini bulabilirsiniz. Bu alandan 550 m kuzeybatıya gidince “Madrid Royal Palace” 


var. Karşınıza 2800 odasıyla 18.yy da yapılmış ve yapımı 25        yıl süren “Kraliyet Sarayı”nı ,onun yanında da Almudena Katedral’ini görüyorsunuz.






Buradan 550 m kuzeye gidince “Plaze de Espane” meydanı geliyor. Servantes,Don Kişot,Sanço Panço heykelleri ile Mısır Müzesini göreceksiniz.Bu müzenin burada ne işi var deyip gezdik,fena değildi zaten ufak bir müze.


200 m doğuya giderseniz “Plaza Canovas” a ulaşırsınız. Cybele Fontain heykeli ve biraz ilerisinde telekominikasyon binası “Placio Comonicaciones” var.
800 m kuzeyedoğuya doğru yürüdüğünüzde önemli müzelerden biri olan Prado Müzesi’ni gezebilirsiniz. Giriş:3.00 €/kişi. Giriş bazı günlerde ücretsiz ve biz buna denk geldik.
Müzeye çok yakın  oldukça da güzel bir park olan “Retiro Park”a biz iki sefer gittik.Park bir uçtan diğer uca 30 dakikada  yürünüyor.İçindeki yapay gölde sandala veya deniz bisikletine binebiliyorsunuz.

Yürüyüş alanları ve bisiklet kiralayıp gezme alanları var. Bir sürü spor yapan insan gördük. Çok değişik ağaçlar var. O kadar çok ziyaretçisi olan kocaman parkta etrafta hiç çöp görmedim.
Retiro Park’dan metro ile Santiago Bernabeu durağına giderseniz (veya otobüs ile 10 numara ) meşhur stadyumlarını görürsünüz.19.30’a kadar açık 13.00 €/kişi
Plaze de Cibeles’de Neptün Çeşmesi var.
Plaze de Toros Monumental de Las Ventas’da,krallara lezzetli et sunmak için burada boğa güreşleri yapılırmış. En büyük arenası burası ve halen güreşler yapılıp bu etler de yeniyormuş. Kapasitesi 25.000 kişi. Dış görünümünde Arap-Endülüs mimarisi var.1929 ‘da tamamlanmış.

Barcelona da boğa güreşleri yapılmıyor,bunu vahşet olarak nitelendiriyorlar.Madrid e gelip de ünlü tatlısının tadına bakmamak olmaz.Ve 2 şubeli bu tatlıcının yerini bulmak hiç de zor değil.



Not: Madrid Havaalanına geldiğinizde tax free için camlı kapıyı geçince iadenizi alın. İlk girişte almaya kalkarsanız daha fazla vergi kesiliyormuş. Free Shop fiyatları hiç uygun değil. Umarım sizlerin tatili de bizimki kadar güzel geçer.

11 Kasım 2015 Çarşamba

ZARAGOZA GEZİMİZ



Madrid’e giderken tur firmasının zorunlu olarak götürdüğü Zaragoza şehrine gittik.Bunun için tura ekstra 20.00 €/kişi ödedik.En büyük manastır olan “Santa Pilar” ,Katedral ve 












Büyük Meydan’ı


görüyorsunuz.Şirin bir yer.Şekerlemeleri meşhur.Yemek için tur firmasının önerisi olan Türk Restaurant’ına gitmeyip şehrin içlerine doğru yürüyüp yerel yemeklerinden yedik ve de turdakilerden daha az para ödedik. Burada mönülerde iki adet fiyat yan yana yazıyor. Birinci yazan fiyat eğer içerde yerseniz aynı yemeği daha ucuza veriyor. Dolayısıyla ikincisi bahçe fiyatı ~%10 daha pahalı. Buraya gelmişken 4 ayrı cins erimiş çukulatalarından da tatmanızı tavsiye ederim

.Meydandaki cafelerin bazılarının hem çalışanları hem sahipleri Türk.Ayrıca dilencisi bol bir şehir.Dilencilerin çoğu Türkçe konuşunca önce şaşırıyoruz Sonra öğrendiğimize göre çoğu Romen vatandaşı imiş. 6 saatlik bir yolculukdan sonra Madrid’e varıyoruz.

9 Kasım 2015 Pazartesi

SİCİLYA GEZİMİZ

SİCİLYA GEZİMİZ sayfa içeriği

05.10.2015 sabah 06.55  THY ile Catania'ya 1 saat 50 dk. uçtuktan sonra ulaştık. Valizimiz olmadığı için hemen BUDGET'ten kiraladığımız arabayı almaya gittik. Yepyeni 2015 model lacivert bir Opel’imiz oldu. 3 gün 3saat 40 dk. için baştan kredi kartından 407.65 € ödeme yaptık. Araba tesliminde bizden sadece 314.56 € alıp gerisini iade ettiler. Baştan söylemeliyim ki neden bilmiyorum ama arabayı cok pahalı kiraladık. Bizden 15 gün önce giden arkadaşım 5 gün icin 250€ verdi. Navigasyonunu Türkçe’ye ayarlattık. Havaalanındaki turizm info'dan ve Budget'ten haritalar aldık.