menu

25 Aralık 2018 Salı

BEYRUT




14-17 Aralık 2018 tarihlerinde geçen yıl niyetlenip de gidemediğimiz Beyrut gezimizi yaptık. Uçak saatlerimiz çok güzeldi 07.25 buradan kalkış ki oraya varışımız onların saati ile 08.15 oldu; dönüş ise 21.50 varışımız 00.40 oldu. Bu bizim için dolu dolu dört gün anlamına geliyordu. Uçakta size verilen turist olduğunuza dair ufak kağıdı muhakkak doldurun bunu pasaport kontrolde istiyorlar. Gene dönüşte de aynı formu tekrar doldurtuyorlar.



İstanbul' dan yola çıkmadan LEBANON TOURS & TRAVELS ile yazışıp bizi havaalanından alıp gündüz istediğimiz yerleri gezdirmesi için anlaştık. Bu bizim için hem zaman hem de para kazancı oldu. Otelimiz Liman Bölgesi' ndeki Beverly Hotel' di. Havaalanından buraya taksi ile gitmek 40 $ idi. Trafiğin olmadığı zamanlarda havaalanı ile otel arası 15 dak..Uber kullanmak isterseniz 20 $ fakat bildiğiniz gibi uber fiyatları standart kalmıyor.




Öncelikle otelimizden bahsetmek istiyorum: Limana yürüyerek 3-4 dak uzaklıkta yani son derece merkezi bir yerde. Lüks değil ama son derece temiz, odanın içinde microdalga bile mevcut, ufak bir de balkonu var. İçeride gene iki kişilik keyif koltuğu da mevcut. Fiyatı ise 233 $ /3 gece. 2 kişi.






Beyrut, Lübnan 'ın başkenti olup 1.5 milyon nüfusa sahip.Resmi dili arapça olmasına karşılık halkın çoğu hem fransızca hem de ingilizce biliyor.1943 yılından sonra bağımsızlığını ilan etmiş. 1975-1991 yıllarında hıristiyanlarla müslümanlar arasında çok kanlı savaşlar olmuş. Savaşın sebebi ise çoğunlukta olan hıristiyanlar zaman içinde Filistin' den gelen müslümanların da sayısı artıp hak iddaa etmesiyle başlamış.

                                                  Şehrin içinde  balkonlarda hep bu şekilde perde var.



Para birimleri Lübnan Lirası olmasına karşılık her yerde $ geçiyor.
1 $ = 1500 Lübnan Lirası




























                                             Bunları yol kenarında giderken gördük. Heykel Harissa değil.




Ermeni bölgesinde genelde sanayi mevcut.
Beyrut' ta hiç kar yağmazmış. Ülkede 18 farklı din varmış.







                                                     Tüm araçların plakalarında sedir ağacı resmi var.

Bizi  güler yüzlü Ali karşıladı. Subaru bir arabayla ki araba tertemiz ve içinde her gün bizi bekleyen sularımızla güzel müzikler ve bilgilendirmeler eşliğinde çok keyifli seyahat olanağı sağladı. Arabanın içindeki kataloglarında kendi gezi programları ( ki günde iki yere götürüyorlar, müze giriş parası ve yemek dahil  90-95 $ ) mevcut fakat biz bu programı değil kendi programımızı istedik. Müze giriş ve yemek paraları bize ait olmak üzere 55 $/ kişi günlük olarak anlaştık. Bu fiyat, biraz daha zorlansa 50 $ ' a da düşerdi fakat ekipten ve hizmetten çok memnun kaldığımız için daha fazla pazarlık yapmadık.
1. GÜN:
JEİTA GROTTO, grotto kelimesi mağara anlamına geliyor. Beyrut' tan 20 km uzaklıktaki bu mağara iki kısımdan oluşuyor. Önce aşağıdan teleferik ile yukarı çıkıyorsunuz.






Mağaraya girmeden kamera, fotoğraf makinası veya telefonunuzu kasaya kilitlemeniz gerekiyor. Yani kayıt yapmak kesinlikle yasak ve içeride gerçekten çok sıkı bir denetim var. Ben gizli çekim yapmak isterken anında ikaz aldım. Mağara 1958 yılında bir ormancı tarafından keşfedilmiş ve 2200 m uzunluğunda ancak sadece 750 m' lik bölümü gezebiliyorsunuz. İçeride buzul çağından başlayıp günümüze kadar ulaşan karstik oluşumlar mevcut. Sarkıt ve dikitler gerçekten insanı büyülüyor. Şimdiye kadar epeyce mağara gezdim diyebilirim ama Beyrut' takiler beni çok etkiledi. İçeride ışıklandırma çok güzel. Mağaralar hep insanı üşütür oysa burada mağaralar 20 derece sıcaklıkta imiş.










Güzel bir bahçesi var; tabi ben de hemen resim çektim.





Yukarı mağaradan çıkınca şık vagonlarla kısa bir yolculuk yapıp aşağı mağaraya ulaşıyorsunuz.




Bu mağaranın geçmişi tarih öncesine dayanıyor fakat sonradan keşfi 1836 yılında olmuş. Mağaranın içi su ile dolu olunca burada elektrikli teknelerle geziyorsunuz. Denetleme imkanları daha kısıtlı olduğu için burada resim çekebildik.
Bu mağara Dünyanın Yedi Harikası için aday gösterilmiş.
Giriş: 12.50 $ / kişi













HARİSSA, Jeita ile araları 6 km. Biz araba ile giriş bölgesine kadar geldik sonra gezimizi tamamlayınca tek yön teleferik bileti ( 5 $/ kişi  ) alarak 650 m aşağıda bulunan Jounle sayfiye şehrine indik. Siz tersini de yapabilirsiniz veya çift yön teleferik bileti alıp başladığınız noktada gezinizi sonlandırabilirsiniz ama bu maliyet demektir.
























 Kilise üzerine monte edilen 15 ton ağırlığında Meryem Ana Heykeli mevcut. Hıristiyanlar için önemli bir yer. Heykelin yanına daracık merdivenlerden çıkılıyor.























Beyrut' u tepeden görme imkanınız var ve manzara gerçekten çok güzel.












Bu bölge yeni lüks yerleşim bölgesi.




























Giriş: 5 $ / kişi









BYBLOS, Harissa' dan 18 km uzaklıkta .Net olmamakla beraber 7000 yıl öncesine kadar geçmişi olduğu tahmin edilen şirin bir Finike liman şehri. Burası Truva savaşçısı olan Fenikeli Cronus tarafından  Fenike' nin ilk şehri olarak kurulmuştur. Dolayısıyla dünyanın en eski şehirlerinden biridir ve UNESCO DÜNYA MİRASLARI LİSTESİ' nde yer almaktadır. Alfabe bu şehirde doğmuştur ve İncil' e adını vermiştir. Şehrin içi oldukça güzel.











Chez Pepe' de yemek yiyebilirsiniz ama biraz pahalı bir yer. Biz Malena restaurantta yedik.














Yüzlerce yıllık mozaikler ulu orta açıkta duruyor. Hiçbir aydınlatıcı yazı yok. Ayrıca etraflarında çöpler bile olabiliyor. Benim bildiğim kadarıyla bunların açık havada kalması renklerin solmasına va zaman içinde parçalanmasına sebep oluyor.


























                                                                                  Bu kaleyi gezmedik içinde bir şey olmadığını öğrendik.









 Tarihi bir eserin öbür tarafınıda resimde gördüğünüz gibi restaurant yapmışlar.
















Ortam yılbaşı olması sebebiyle de insanı ekstra büyülüyor.


































                                                Gezdiğimiz tüm kiliselerin içi ve dışı süslenmişti.









Çiçek ve ağaçların peyzajı gerçekten çok güzel. Her tarafta portakal ağaçları olmasına rağmen bunlar yenmiyormuş.























Yolda dönerken ki günbatımı gerçekten bizi büyüledi. Ali sık sık resim molası verdi.


































2. GÜN:
ANGAR, Beyrut' tan 58 km uzakta olan Emeviler ' den kalan antik bir şehirdir. Bekaa Vadisi'nde 1300 yıllık tarihe sahip.Halife El -Velid İbn Abdel Malek tarafından  8. yy. ' da  Bizanslı mimarlara yaptırılmıştır. Deprem bölgesi olduğu için Bizanslıların deneyimlerinden yararlanmışlar. Emeviler bu şehri yazlık saray ve ticaret merkezi olarak kullanmışlar. Şehrin içinde üç saray,iki hamam ,bir cami ve pazarlar bulunmaktadır.











            Bunlar hamamın içindeki mozaikler ve gene korumasız bir şekilde açıkta sergileniyor.         

























Yerlerde bu şekilde çukurlar var. Kiminin üzerini mazgal ile kapatmışlar. Herhalde buralardan su geçiyordu.




                                    Kemerler ve üzerindeki işlemeler günümüze kadar sağlam gelmiş.
























                                                            Küçük sarayın içinden bir kesit.






                                                                          Büyük saraydan kalanlar




































Emevi camileri dikdörtgen kalıp şeklindedir.


Zeytinleri ezmek için silindirler kullanılıyormuş . Bunlarda da hayvan gücünden yararlanabiliyorlarmış.





Giriş: 4 $/ kişi

Angar' ın hemen çıkışında tasarımı kendine ait olan elemeği ile gümüş takılar yapan güzel bir dükkan bulunmaktadır. Gümüşün gramını 4 $' dan satıyor.


Burası Suriye sınırına en yakın yer konumunda. Bölgeye gelen sığınmacılar buralarda kalıyor.








BAALBEK, şehirden 80 km uzakta ,Heliopolis olarak da bilinir. Roma imparatoru Constantin'in 4. yy. 'da hıristiyanlığı kabulune kadar olan dönemde altın dönemini yaşayarak imparatorluğun gücünü göstermek ve ihtişamını göstermek adına başkent Roma' dan sonra inşa ettiği en büyük çok tanrılı din merkezidir. Burası dünyanın en büyük tapınak şehridir.
Venüs, Jüpiter ve Bacchus adına adanmış üç büyük tapınak ve 2000 tonluk devasa sutunlar bulunmaktadır.
Giriş: 10 $ / kişi


İlk girişte Venüs var.


























































                                                                                                                                                                                                                                             Restore edilen kısımlar renk farkıyla kendini belli ediyor.








                         
                                                                         





















Yolda bu restaurantta çok güzel tavuk yemeği yedik.














KSARA, 1857 yılından beri doğal mağaralarda  şarap üretiliyor ve depolanıyor.








Mağaranın sıcaklığı 12 derece olmasına rağmen hiç üşümüyorsunuz. Sadece tanıtımı dinleyip pembe,beyaz ve kırmızı şarap tatmak isterseniz hiç para ödemiyorsunuz. Daha fazla şarap tatmak isterseniz 10 $, yemekte yemek isterseniz 15 $ ödüyorsunuz.








 İki ayrı şaraptan ki bunlar 100 yıllık, bir milyon şişe rezerve saklanıyormuş. Mağaranın içindeki tünellerin toplam uzunluğu 2 km.



























                                                                 Satış mağazası oldukça şık.





                                            Ksara şaraplarının hangi ülkelerde satıldığını göstermişler.




 Çalışma saatleri,09.00-17.00




























                                        Hemen girişte eski destilasyon malzemeleri mevcut.



























                                                       Sabah sisli bir havada güneş doğmaya çalışırken.













                                                          Günün sonunda gene müthiş bir günbatımı şovu
























Limanda bulunan restaurantların listesi bu şekilde. Genelde fiyatlar birbirine yakın. Rezarvasyon yaptırıp giderseniz iyi olur çünkü bir anda doluyor.













Liman gece ayrı bir güzel oluyor.









                                                                               Limanın eski hali ise bu şekilde imiş.









House Made Ginger Beer,fresh ginger and lemon juice mixed with pure cane sugar (11500 LL )





3.GÜN:
SİDON, bu sefer güneye doğru gidiyoruz. Kaleyi geziyoruz fakat genelde olduğu gibi burada da turistlere yönelik hiçbir yazı yok. Kalenin içinde tezgah kurmuş bir adam çay satıyor. Tarihi bir yerde olmaması gereken bir şey.
Giriş: 4000 LL ( ~2.5 $ / kişi )












































                                                                Kalenin karşısında bir kervansaray var.








                                                 Atların pisliklerini toplayıp buradan toprağa atıyorlarmış.


                                                                             Atları bağladıkları yer.

Yerler orijinal değil. İsrailliler geldiğinde yıkmışlar sonra Lübnanlılar tamamlamış.300 yıllık mazisi var.



Kalenin tam karşısında halen orijinal halini koruyan 700 yıllık minik bir Eminönü misali çarşı var.






                                       



                                                             

                                                       Kilosu 10 $ olan yerel bir meyveleri

                     
                                                             Balıklar Türkiye' den geliyormuş.

 


                                                           Sokakta tüm elektrik kabloları bu şekilde


DEİR EL QAMAR, Beyrut' a 40 km uzaklıkta bir ortaçağ kasabası. Her taraf taş binalarla dolu çok güzel bir manzara ortaya çıkıyor. Dürzi nüfusun çoğunlukta olduğu bir yer. Cami, sinagog ve kilisenin gene birarada olduğu bir yer. Burada Dürzi Vali Fakhreddine' nin sarayı da bulunmaktadır.




























                                                                                                                        Caminin içi











MOUSSA CASTLE, Musa'nın kalesi beni hikayesiyle ve muhteşem tasarımı ile çok etkiledi.








                                          


Musa ,fakir ama gururlu bir gençmiş. Gençken babası vali olan ve sarayda yaşayan adı Sayyeda olan bir kızı sevmiş.' Kız önce bir sarayın olsun.' demiş. Resim öğretmeni de kuş resmi çizin demiş. Musa bir kale resmi çizince resmi yırtıp atmış. Musa kendini bu iki kişiye ispatlamak amacıyla kendi elleriyle bu kaleyi yapmış.Kalenin yapımı 1962-1967 yıllarında olmuş. Aradan yıllar geçer Musa kendi kimliğini gizleyerek hem öğretmenine hem de Sayyade' ye ulaşır ve kaleyi ziyarete davet eder. Musa sırf bugünü planlayarak yaptığı iki kademeli kapının büyük olanını değil küçük olanını açar. Bu sarayı gezebilmek için ikisi de içeri girerken eğilmek zorunda kalırlar. Böylece yılların intikamını almış olur.


Kalenin içinde o bölgenin yöresel yaşamına ilişkin bir müze var. Buradaki her şey olabildiğince hareketli ve doğala çok yakın.
Giriş:10 $/ kişi





































                                                                    Musa'nın arabası





BEİT-EDDİNE, 1788 yılında yapılmaya başlanmış ve 1818 yılında tamamlanmış. Asil ailelerden Emir Beşir Şihap tarafından kullanılan saray 1984 yılında İsrail işgali sırasında çok zarar görmüş. Bu saray pazartesi günleri kapalı. Sarayın içinde hiçbir aydınlatıcı yazı,plan ve gidiş yönü oku yok. Zaten dediğim gibi bu genel bir eksikleri.













































                                                        Sarayın özellikle tavanları çok güzel.























                                                     Bunlarda içerideki 2. ve 3. yüzyıla ait mozaikler.




Çok kıymetli mozaiklerin bir kısmı gene açık havada sergileniyor.






Giriş: 10000 LL (6.5 $ / kişi )


AİN WAZEİN NATURELGROTTO, bu mağara 2003 yılında keşfedilmiş. Bize bilet vermeyen ve içeri girerken rehber ile tartışan tek yerdi. Mağara gerçekten çok ilginçti. Kendiliğinden resim çekilsin diye sanki oluşumlar yapmış.  Işıklandırma ve içinin ısısı gene mükemmeldi. 4 m derinliği olan ve sürekli su çıkan fakat genede su seviyesi değişmeyen ufak bir gölü vardı.
Mağara çıkışında üstte restaurant vardı ama biz girmedik.
Giriş: 10 $/ kişi
























































































CEDARS, burası ülke bayrağında yer alan sedir ağaçlarının bulunduğu bir orman. Sedir ağacı, sonsuzluğu ve istikrarı simgeliyormuş. Her yerde olduğu gibi çok aydınlatıcı olmayan bir plan dışında yön gösteren ok, düzgün taşlar ve çöp kutusu gibi bir sürü eksikleri var. Orman içinde 15 dak-2 saat ve 4 saatlik parkurlar var ama bunu çözmek size kalıyor. Sıcaklık 4 derece idi. Ormanın karşı yönünde seyir terası gibi bir bölge mevcut fakat çok çamurlu olduğu için biz buranın sonuna kadar gitmedik.
Giriş;7000 LL (4 $ / kişi )






















PİGEON ROCKS, Bay Rock Cafe' de oturup güvercin kayalıklarından gün batımını seyretmek gerçekten çok güzel. Cafeden çıkınca sırtınızı denize verip sola doğru 4 km yürürseniz ki yol yürümek için çok uygun (yaklaşık 45-60 dak sürer) hemen limana ulaşırsınız.










Resimler o kadar hoşuma gitti ki elemeden hepsini koydum.


                                             Sahilden liman doğru yürürken bu feneri de görebilirsiniz.


Biz her gece yemeğimizi limanda değişik bir yerde yedik. Manzara çok güzeldi.


















































         Cheese with awarma                 

























JELLAP, kuş üzümü ,çam fıstığı içeren tatlı bir içecek. Biz çok fazla beğenmedik.


ORİGİNAL OSMALLİYEH, biz onların galiba krem peynirlerini hiç beğenmediğimiz için bu tatlıya da ne kadar şurup koyarsak koyalım hiç hoşumuza gitmedi.









                                                                      DOWN TOWN




Down Town ' da Place De Etoile ( Yıldız ) meydanında 25 m yükseklikteki saat kulesi mevcut. Bu kuleyi Beyrutlular 2. Abdülhamit' in tahta geçmesini kutlamak için yapmışlar.







                                                               Ortodoks Kilisesinin içi


Hemen meydanda katolig ve ortodoks kilisesini görüyorsunuz. Aşağıdaki resimde de ayrı ayrı mevcutlar.



Kilisenin yanından yürüdüğünüzde de Mohammed Al-Amin Camisi ve St. George Maronite Cathedrali ile karşılaşıyorsunuz.










                                                         Caminin yanındaki roma kalıntıları




























                                                    Bu da katedralin içinden bir görüntü.

























Parlamento binasının resmini çekmek yasak, her tarafa da dikenli teller koymuşlar.












Parlamento Binası' nın yanından yürümeye devam ederseniz Roma Dönemi' nden kalma hamam kalıntılarını görebilirsiniz.


































Bu belki tuhafınıza gidecek ama limandaki bir restaurantın tuvaleti çok hoşuma gitti.





Şansımıza hava hep çok güzeldi hatta geceleri enteresan bir şekilde gündüzden daha sıcak oldu. Sadece son gün ki bunda şehir turumuzu bitirmiş tekrar Güvercin Kayalıklarına gidiyorken yağmur yağdı. Biz muşamba yağmurluklarımız olduğu için bundan da etkilenmedik.
Havaalanına giderken otelden çağırılan taksi 20 $ alıyor. Yani normalde geliş ve gidiş fiyatları farklı oluyor.


Genel izlenimim: Liman bölgesi gerçekten manzarası,yemekleri ve modernliği ile Avrupa izlenimi uyandırıyor. Henüz turistik olarak pek hazır değiller. Şehirleşme çok bozuk. Her yerde yarım kalmış binalar mevcut.İnsanların hepsi güleryüzlü ve yardımsever. Pazarlık yapmak şart. Ülkemizde doların çok değer kazanmasından dolayı oldukça  pahalı bir şehir. İmkanınız varsa kesinlikle görülmesi gereken bir yer.

Şu an 1 $ = 5.35 TL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder