menu

6 Şubat 2020 Perşembe

ZANZİBAR







2020 yılının ocak ayında son zamanlarda çok popüler olan Afrika'nın doğusunda bulunan Tanzanya'ya bağlı Zanzibar'a 8 günlüğüne gittik.Gidiş-dönüş Doha'da aktarma yaptık.
Zanzibar için eğer reşit olmayan bir çocuğunuzla yalnız seyahat edecekseniz muhakkak muvafakatname ve doğum belgesini yanınızda bulundurmalısınız. Bize sormadılar ama bunların sağı solu belli olmuyor. Yanınıza aldığınız dolarların basım yılı  muhakkak son on yılı aşmamış olsun aksi halde almıyorlar ki bizim grup bunu yaşadı.























Havaalanına gelince önce giriş parası kişibaşı 50 $ ödeme sırasına girin,inince en soldaki sıra oluyor. Bu sırada doldurmanız gereken formları da alıp doldurmaya başlayın. Yanınızda kaleminiz olsun. Ödemeyi kredi kartı ile de yapabiliyorsunuz ama sistemde sıkıntı çıkabiliyor. Vize paranızı ödedikten sonra pasoport sırasına geçebiliyorsunuz. Sistemleri çok yavaş ve ortam çok havasız yanınızda yelpaze bulunursa iyi olur. Otelden ayrılırken de kişibaşı 6 $ şehir vergisi gibi bir ödeme yapıp belge alıyorsunuz. Bu belgeyi bize hiç kimse sormadı ama havaalanında isteme ihtimalleri olabilir yanınızda olsun. Geri dönüşte de havaalanında tekrar form dolduruyorsunuz.
Trafik sağdan işliyor ve gene bana çok ilginç gelen bir şey otel dışındaki yerlerde tuvaletlerde klozet var ama sifon yok. Sadece galiba bir çukurda ihtiyacınızı giderdiğinizi sanmayın diye. Herşeye rağmen asla klasik tuvalet kokusu ile karşılaşmadık.
Nylon poşet getirmememiz için bizi uyarmışlardı o yüzden bununla ilgili bir sorun yaşamadık. Yanınızda muhakkak bir yağmurluğunuz olsun hava gün içinde sıcak olmakla beraber yağış olabiliyor. Şansımıza biz ciddi bir yağmura yakalanmadık. Zaten sezon itibariyle onların şu an yaz mevsimi. Deniz ve hava gece gündüz 28-35 arasında değişiyor. Yüksek faktörlü güneş kreminiz olursa iyi olur. Yanınızda deniz ayakkabısı olursa epeyce rahat edersiniz çünkü denizin çekildiği bazı yerlerde deniz kestanesi veya taşlar çıkabiliyor ya da yosunlara basmak da insanın içini rahatsız edebilir.


                                                             

                                           






















                                           

                                                    


                                                                    1$: 2300 zanzibar şilini



Umman Sultanı Zanzibar' ı Umman' ın başkenti yapıyor, sonra Alman kolonisinin eline geçiyor. I. Dünya Savaşı' ından sonra ise İngiliz kolonisinin eline geçiyor. Başkenti Dodoma oluyor.  Tanzanya' nın nüfusu 55 milyon, Zanzibar' ın nüfusu ise 1.5 milyon. Tanzanya' nın % 35' i orman olduğu için safari, tarım ve yeraltı kaynakları açısından zengin. Zanzibar demokrastik bir ülke içişlerinde kararı kendi veriyor ama dışişlerinde Tanzanya ile beraber karar veriyorlar. Rüşvet ve araba hırsızlığı fazla. Stone Town eski şehir, Zanzibar bölgesi yeni şehir olarak geçiyor. Buradaki inekler günde 2 l süt veriyormuş tabi bu yetmediği için sütü ithal ediyorlar. Şekerkamışlarından konyak ve şeker yapıyorlar.
100 $ bozdurduğumuzda bir avuç dolusu kağıt paramız oldu. Psikolojik olarak herkes kendini çok güzel hissetti. Yol yorgunluğu ile günün geri kalan kısmını otelimizde geçirdik. Genelde turistik oteller adanın doğu bölgesinde yer alıyor. 35 km kadar uzakta olmasına rağmen bir saatte gidiliyor. Araçların hepsinde klima var ama çok lüks beklemeyin. Kendi ulaşımlarını ' Dala Dala ' dedikleri bu araç ile yapıyorlar. Giderken 1 $, dönerken 1 $ ödeniyormuş o yüzden adı kısaca böyle kalmış.











                                     İnanmayacaksınız ama Zanzibar'da da trafik sıkışıklığı yaşadık.






                                            Otele giderken yolda gördüğümüz ilk manzaralar bunlardı.






Otelimizde bizi yerel kıyafetlerle karşıladılar


                                           


         Otelin havuzunda deniz suyu kullanılmış. Her gün ilaçlaması ve ph değerleri sürekli kontrol edildi.




Yatak odalarının hepsinde cibinlik var. Günlük temizlikten sonra akşamüstü gelip ilaç yapıyorlar. Bizi gitmeden önce sinekler ve böcekler için çok korkutmuşlardı hatta sağlık bakanlığının tavsiye ettiği sıtma ilacını da gitmeden bir gün önce almaya başladık gelince de devam ettik,çünkü ilaç 13 günlük ve tam kullanılması gerekiyor. Bunları liman olan her yerden veya havaalanındanda temin edebilirsiniz. Yanımıza sprey şeklinde sinek ilacı da almıştık ve genelde bazen tedbir amaçlı bazen de yeşilliklerin içinde olduğumuz için onu kullandık. Kesinlikle anlatılanlar gibi sineğe ilişkin bir sıkıntı yaşamadık. Sağlık Bakanlığı içme suyu hususunda da çok uyardı fakat otel zaten günlük  yanınıza almanız için su veriyor ayrıca her katıldığınız tur da size kapalı su istediğiniz kadar veriyorlar. Halk inanılmayacak kadar güler yüzlü.

                                                                              AZOA OTEL













                 Sizlere değişik gün ve saatlerde otelimizin önündeki denizin halini göstermek istedim.



Bahçemizdeki Jozani ormanı, otelin o kısmında kalan arkadaşlar sabah kızıl maymunları da çok çok yakından hatta balkonlarında görüyorlarmış. Acaba biz ormana boşuna mı para verdik?


Çekilmiş denizden epeyce yüksek bir yerde arka bahçede bulduğum fosil ve büyüklüğünü size karışım ile göstermek istedim.


Otelimizin diğer bir ucundan çektiklerim. Çekilmiş suda kadınlar denizden birşeyler topluyor.










İşaret ettikleri deliklerden sular geliyor ve gidiyor. Bu kumlarda yürürken ayağınıza doğal bir masaj oluyor. Bazen bileğinize kadar da gömülüyorsunuz. Asla bataklık gibi değil ama insan genede tek başına yürümeye çekiniyor. Burası bizim otelin hemen önü ve normalde sular epeyce yükseliyor. Biz sadece bir kere kendi plajımızdan denize girebildik. Adanın her yerinde sular 1.5- 2 km kadar çekiliyor sonra geri geliyor. Batı bölgesinde sular 14.30 da geri gelmiş oluyor. Bizim orada tam kaçta gelip gittiğini tam anlayamadık çünkü hiç tam gün otelde kalmadık. Denize girdiğimiz zaman ise üst resimde durduğumuz yerler boyumuza gelip geçiyordu.























                                                        İlk gece yol yorgunluğu sefası yaptık.

























                                        Yollarda genelde ardarda dörtlü kasisler mevcut ve insanı çok sarsıyor.



                                                                         Bu kızlar ise öğrenci
 









     Yoldaki manavları






                                                     









                                                                     SPİCE ( BAHARAT ) TURU




Aklınızdan hiç eksik olmayacak şey ise yanınızda çocuklara vermek için muhakkak şeker, çukulata, ciklet, gofret vb şeyler olursa onların her daim yüzlerini çok daha fazla güldürüyorsunuz.











































Bu tur için gittiğinizde size oranın özel rehberi de eşlik ediyor. Zanzibar 'da ilk baharat üretimi 1800' lü yıllarda Umman Sultanı' nın zencefil üretimini desteklemesi ile gerçekleşiyor. Zanzibar, yüzyılın ortalarında dünyanın en büyük baharat üretici haline gelmi,ş ve Baharat Adası olarak anılmaya başlanmış.









Zencefil, yapraklar sararmaya başlayınca kökü çıkarılıyor. Zencefil yağı başağrısına çok iyi geliyor. Sabunu ise cilt hastalıklarında çok etkili.





Karabiber, sarmaşık gibi ağacı sararmış. Az bal ile karıştırıp içince ağrılara iyi geliyormuş. Kırmızı biber kaynatıp kuruyunca kabuğunu soyarsan beyaz oluyormuş.






Limon otu, otu kaynatıp suyunu pilava koyuyorlar. Kurutulmuş otu yakınca sivrisinekleri kaçırıyor. Alyuvarlarda % 25 suyu arttırıyor.



                                                           



 değişik bir turunçgil






Cak fruits, bu meyveyi bulan adamın adıymış. Benim favori meyvem oldu. Ananas ve muz karışımı görünümü ve tadı var.





Vanilya çubuğu, sarmaşık şeklinde bir senede oluyor ve oldukça zahmetli imiş.Sabahın çok erken saatlerinde bunların ağzını açıp ikiye ayırıyormuşsun sonra tekrar baktığında üremişse kurutuluyormuş.





Nutmak, içinden bildiğimiz muskat çıkıyor ve yemeklere özelliklere et çeşitlerine rendelenerek çok güzel tat verir.


                                         
                                                                           Onların yerel elmaları











Anatayodea, ruj meyvesi belki tuhaf geliyor ama minik topçuklarla dudağınızı, saçınızı veya vücudunuzu boyayabiliyorsunuz. Silerek veya yıkayarak kolayca çıkıyor.









                              Ağacın kabuğu mis gibi tarçın, esas en ilginç yanı ise kökleri bildiğimiz viks.

























                                                            Kahve işte böyle ağaçta yetişiyormuş.






Karanfil, kırmızı kabuk kuruyunca bildiğimiz siyah görüntüsünü alıyor. Karanfil ve sarımsak yağını karıştırıp ayağına masaj yaparsan ayak ağrını alıyormuş. Tane halini ağrıyan dişe koyunca ağrıyı alıyormuş. Karanfil kokusu da tokluk hissi veriyormuş.


                                                      Aloe vera, kalp krizi geçirenlere suyu veriliyormuş.







Kırmızı muz ve çiçeği, birkaç kere pişmişini yedik ve ben çok beğendim.




Zerdeçal, kökten elde ediliyor. Toz zerdeçal,avakado,çiğ yumurta sarısı ve hindistan cevizi yağını karıştırıp yüzüne sürünce cildi bebek gibi yapıyormuş.Zerdeçal unutkanlık için çok iyi geliyormuş.



                                       Gezimiz sırasında da bize hediye etmek üzere bir sürü şey ördüler.







Bu ağaca evliler çıkarmış ve çiçeği ile evlerini süslerlermiş. Çiçeğinden sabun ve parfüm yapılıyor. Hatta Chanel bu çiçeği parfümlerinde kullanıyormuş. Gerçekten kokusu çok çok güzeldi.


                                                                                                                                                                                                                                                                                                     İnanması zor ama onların pamukları ağaçta yetişiyor.


Hindistan cevizi ağacına çıkarken ayağına bunu takıyor. Adeta bir maymun gibi tırmanıyor. Ağacın tepesinde bir yandan meyve toplarken bir yandan şarkı söyleyip dans ediyor. Sonunda tabi bahşişi hakediyor.








                                                              Hindistan cevizini böyle ayıklıyorlar.



























                                       Kübra' nın zarif elinde yaptıkları gerçekten bir başka güzel durdu.


                                                  Gezinin sonunda bize yaptıkları hediyeleri verdiler.





                                                         Gezimizi güzel bir dans ile sonlandırdık.






Karnımız acıkmıştı ve bizim için hazırladıkları  yerel yemeklerin hepsi çok güzeldi. Taze sıkılmış meyve suları müthişti.












kiuv kamba,salatalık










         mango


                                                İnanın çok zevkli güzel bir gezi oldu ve tıka basa doyduk.



                                                                      PRISON ISLAND










Yöresel ahşap,dhow adı verilen yelkenlileri ile Prıson Island yani Hapishane Adası' na 30 dakikalık bir yolculuk ile ulaştık. Karadan 6 km uzaklıkta bulunuyor. Adanın ismi 1893 yılında inşa edilmiş olan hapishaneden geliyor. Daha sonra bu adaya sarı hummaya yakalananları göndermişler. Asıl adı ise Changuu Adası' dır.




























                                                                       SEYID MAJID BIN SEYID
                                                                           2. UMMAN SULTANI



                                                                           Şimdiki başkanları



Bu adanın dev kaplumbağaları var. Bunlara toy toy adını vermişler. Bu kaplumbağalar Şeysellerden 4 adet olarak yola çıkarılmış fakat ikisi yolda ölmüş. Kabuklarında yaşları yazıyor. En yaşlısı 192 yaşında ve 250 kg ağırlığında. Çok ufak olanları da kendi içlerinde ayırmışlar. Kaplumbağaların sırtındaki kabuklar kat kat imiş ve çene kasları çok kuvvetliymiş. Zanzibar' ın kuzeyinde Nungwi yakınlarında bunların deniz suyu içinde yüzenleri mevcut ama denizi sanki akvaryum gibi kapatmışlar. Giriş: 10 $

                                                       






















                                                                           STONE TOWN




Umman Sultanı için yapılan bu eve ' Acayip Ev ' adnı vermişler. İçinde elektrik, asansör vb teknolojik şeyler olmasından dolayı bu adı almış.







Bu kaleyi Portekizliler yapmış sonra kadınların kullanımı için açmışlar. Daha sonra burada konserler verilmeye başlanmış.



                                                                       FREDDİE MERCURY



                                                        Meşhur Freddıe Mercury' nin evi otel olmuş.


Şehrin kapıları tümüyle hin ve arap mimarisinden esinlenmiş ve o yüzden kapıların üstünde fillerden korunmak amaçlı topuzlar mevcut. Kapılar aynı zamanda ailenin varlık durumunu da belirtiyor.






























                                        Bu onların santranç gibi zekaya dayalı çok meşhur bir oyunu


Birazda size pazarlarından görüntüler vereyim






Burada ahşap işi çok meşhur, ben de sizin için bir dükkanın içini görüntüledim.

                                           




Köle ticareti, ilk Portekizlilerin Osmanlılara para kazandırmamak amacı ile keşfe çıkıp buraları bulması ile başlıyor. Köleleri sanayide çalıştırıyorlar. 1400 lü yıllarda avrupalılarda köle ticareti yapmaya başlıyor.

Stone Town' da  bu binanın içinde köleler elleri ayakları bağlı ufacık bu odalarda 50 kişilik gruplar halinde esir tutuluyormuş. Tuvaletlerini bile oldukları yere yapmak zorundalarmış.
Giriş: 5 $
                                                  


Bahçedeki bu ağacın altında da köleler güreştirilip güçlü olan satılıyormuş. 




                                                    Köleliği sembolik olarak bu şekilde ifade etmişler


                          İngilizler tarafından hıristiyanlığı yaymak amacı ile 1874 yılında yapılmış.                                                                         Bahçenin içinde de bu kilise bütün olup bitenlere tanıklık yapmış.

                                              
                                                                  Kilisenin içi




Okulları



En eski kiliseleri







                                                                              MAVİ TUR


Buradan biraz daha lüks teknelere binip adalara gideceğiz. Fakat deniz gene o kadar çok çekilmiş ki epeyce yürümek zorunda kaldık. İşte bu durumlarda deniz ayakkabısı şart.



                                             Suların nasıl çıktığını net bir şekilde görebiliyorsunuz.





                                                           Sahildeki bu ağaç beni gerçekten büyüledi.




             Ananasların büyüklüğü gördüğünüz gibi pek alışkın olduğumuz gibi değil,tatları mükemmel.







Yağmur başlamasına rağmen hepimiz suyun içindeydik. Suyun ısısı dışarısı ile aynı. Sadece her tekne gezisi için ıslanmayacak bir çanta taşımanızı tavsiye ederim. Üzerinde yürüdüğümüz bu ada iki saat içinde sular altında kalacak. Dönüş yolumuzda size bunu göstereceğim.




                İşte dönüşteyiz ve açık renk olarak gördüğünüz yerler sabah üzerinde yürüdüğümüz adaydı.




                         Teknemizi yağmurdan korunaklı hale getirdiler fakat bizler resmen kaçaklar gibiydik.



İkinci adamız Nakupenda Plajı' na geldik, öğlen yemeğimiz burada idi. Sevgili rehberimiz Muhammet sayesinde hiçbir sıkıntı çekmeden yemeğimizi yedik. Burada masalar tam dolmadan servis yapılmıyormuş. Bazıları bunu bilmediği için boşu boşuna bekledi.



Tekneden inip yürürken denizde bir sürü hindistan cevizi kabuğu ve minik minik minare midye görüyorsunuz. Suyun tekrar nasıl çekildiğini burada da görebilirsiniz.





                   Bizim kızlar dayanamadı baksanıza, Kübra iki canlı olduğu için çift elle girişti.











































                                                                              MBUYU AĞACI




Ağacın yaşı tamı tamına 506 imiş. Bu ağacın altında eskiden cuma günleri kurbanlarını keserlermiş. Ağacın meyvesi ve ondan elde edilen şekerler çok meşhur. Videoyu sonuna kadar izlerseniz ağaçtaki meyveyi de görebilirsiniz. Çok hafif ve yumuşak bir ağaç olduüu için yelken, kano vb şeylerin yapımında kullanılıyor.


















































                                                                           Adanın eğlencesi boldu.




                                                                                     LAGÜN















Açıkçası buranın denizini balık çeşidi olarak çok daha zengin bekliyordum, hatta Mısır gibi düşünmüştüm fakat bana göre çok zayıf kaldı. Bu deniz yıldızlarını biz sahilde deniz çekildiğinde kıyıda bulduk. Rehberimiz Muhammet bunu zaten havaalanından geçiremezsiniz bırakın bizim sularımızda kalsın diye biraz duygu yapınca bizde denize geri attık. Okyanusta çok ciddi bir akıntı var ve kulaklarınız için tıkaç kullanmanızı tavsiye ederim.





                                                                   KENDWA BEACH

Bu plajda güvenlik olduğu için hırsızlık olmuyormuş. Deniz 14.30' dan sonra yükseliyor, daha önce girmek isterseniz aşağıda göreceğiniz gibi ayağınızı koruyun. Yemek yerseniz şezlonga para vermiyorsunuz ama yemezseniz kişi başı 5 $ ödemeniz gerekir. Buraya ulaşmak için yolun son 500 m' si çok bozuk korkmayın.


































            Bu güzel denizde böyle deniz kestaneleri mevcut ve batarsa oldukça ızdırap veren bir şeydir.


                                                    Sahilde böyle yerel kıyafetli satıcılar mevcut.













                                                                Balıkçılar uzun bir süre ağları ile uğraştı.



                                   Gençlerimiz yürürken sahilde birinin bu yıldızı bulduğunu görmüşler.



                                                                 Plajdaki satıcılardan birinin bebeği

                                 Her yerde muhakkak pazarlık yapın, bu plajdaki fiyatlar genelde uygundu.


                                                                           Yoldaki sefamız


                                                                              JOZANİ PARK


Ormanı gezmek kişi başı 10 $, size yerel bir rehber veriyorlar. Önce ağaçlar hakkında bir bilgi veriyor. Bu ormanın içindeki aloe vera  25 m ' ye kadar büyüyormuş. Ormanın 1 m altında deniz suyu var. Ormandaki ağaçlar tusunamiyi önlüyormuş. Ormanın içinde vahşi hayvan yok ama bu hayvanları görmek isterseniz 7 $ daha verip gezebilirsiniz.


                                                                     Arabımızı böyle karşıladılar.




















                                          Maymunların kuyruğu onların dengesini sağlıyor. Bu kızıl maymunların nesli tükenmek üzere, en büyük özellikleri ise ellerinde 4, ayaklarında ise 5 parmak olması. Kolombus maymunları kırmızı çiçekleri yiyorlar.













































                                                                         SUMMER BEACH




                                                                           THE ROCK


Dünyanın en meşhur 10 restaurantından biri, tabi bir o kadar da pahalı  Rezervasyonsuz kabul edilmiyor. Mercan üzerindeki görüntüsü gerçekten çok güzel.

















                                                   Sahilde bir satıcı bu güzel kabukları satıyordu.


                                                      SUAVİ KÖYÜ ve ÜÇ SAATLİK ATV ZEVKİ








Bu tur özellikle oğlum için çok mükemmeldi. Suavi Köyü çok ilkel koşullarda yaşıyor ama çok mutlular. Buraya da yerel bir rehber eşliğinde gidiyoruz. Gitmeden önce köydeki çocuklar için şekerleme, defter, kalem vb şeyler almanız için rehber fikir veriyor. Zaten kendi dükkanında da bunları satıyor. Bu aldığınız hediyeler çocukları inanılmayacak kadar mutlu ediyor. Bunları köyün liderine rehber veriyor ve bu lider çocuklara dağıtıyor. 35-40 civarında çocuk var biz bu kadar olduğunu tahmin etmediğimiz için çok üzüldük. Yanımızdaki sandöviçleri bile verdik ve inanın resimdeki gibi ufak lokmalar yapıp bütün çocuklara verdiler. Evlerin içinde hemen hemen hiçbir şey yok. Videoları izleyince anlayacaksınız.














                                                              Getirdiklerimizi dağıtım sırası










Sağdaki resimde sandöviçleri lokma lokma verirken






                                                    Hindistan cevizi kabuklarını ateş yakarken kullanıyorlar.



                                                              Cumhurbaşkanımızın yaptırdığı medrese


                     Otelimizdeki  bir müşterinin doğum günü kutlaması personel tarafından çok güzel yapıldı.




                                                 



                                                  Otelimizin gece eğlenceleri ve yemekleri de güzeldi.









                                  Bazı odalarımızın hiç kullanıcak zamanımız olmasa da havuzları da vardı.









Bahçemizdeki mango ve üzerindeki çiçeği


                                                                      Çimleri böyle biçiyorlar




                 Biz oradayken Çin' de baş gösteren Corona Virüsü yüzünden kendimizce tedbir aldık.




          Doha da uyku odalarında uyurken 2. resimdeki gibi ilginç uyuma şekilleriyle de karşılaştık.



                     Havaalanında Beklerken ' Dünyayı Geziyorum, Esir Genç ve ailesi ' ile karşılaştık.




                                                               Bunlarda bize hatıra olarak kaldı.




Gelelim öğrendiklerimize :
-Pole pole : Yavaş yavaş
-Lala salama : İyi geceler
-Hakuna matata : Sorun yok
-Asanti sana : Teşekkürler
-Cambo : Günaydın
-Dala dala : Dolmuşları

Herzamanki gibi en güzel yer memleketim diyorum. Güzel bir deneyim yaşadık, gel-git olayı gerçekten çok ilginçti. İmkanı olan herkese tavsiye ederim.

Sekiz gün boyunca beraber olduğumuz Pelin / Orkun ve Kübra / Korhan çiftlerine çok teşekkür ederim. Benim için, bakış açılarımızın aynı olduğu uyumlu bir grup olduk. Kübra' nın sağlıkla bebeğini kucağına alması dileğimle.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder