Bu blog gezmeyi seven birisinin hatıralarını, tecrübelerini başka seyahat severlerle paylaşma amacını taşımaktadır
madrid etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
madrid etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
13 Kasım 2015 Cuma
SEGOVIA GEZİMİZ
Ulaşımı da oldukça kolay.Metroda Principe Pio’da inince istasyondan çıkıp yaya geçidinden geçince Hotel Florida Norte ve La Sepulvedane otobüs servisiyle karşılaşıyorsunuz. Otobüsler 30 dak.da bir ve yol 1saat 15 dak sürüyor. Bileti gidiş-dönüş alabilirsiniz. Pases Ezequiel Ganzales’de duruyor. Biz Renfe ile 14.30 €/kişi geldik. Otobüs terminalinden çıkınca araba girişi olmayan yaya yolunu görüyorsunuz. Bu yol sizi merkeze ulaştırıyor. Merkezde M.S. 50 yılında Romalılar tarafından şehrin su ihtiyacını karşılamak amacıyla granit taşlardan yapılmış 800 m uzunluğunda ,29 m genişliğinde “ Aqueduct “ su kemerini görüyorsunuz. Bu kemer 19 yy. sonlarına kadar aktif olarak kullanılmış.
Meydanda 1525 yılından kalma gotik mimarisi hakim olan katedrali görüyorsunuz. Giriş ücretsiz. Şehrin sembolü olmuş Walt Disney’in kurduğu muhteşem çizgi dünyasının şatosuna da ilham kaynağı olmuş. Efsanevi Kral Ferdinand ile Kraliçe 2.Isabel’in 1474’de yazlık olarak kullandıkları Segovia Alcazar’ını gezebilirsiniz.10.00-19.00 Giriş:8.00 €,kuleler için 1.00 € daha ekstra ödemek gerekiyor. Biz tam girecekken çıkanlar kesinlikle değmez deyince vazgeçtik. Buraya gelince meşhur süt kuzularından (ki bunlar 4-5 aylık iken kesiliyorlar) yemeden gitmek istemedik. Su kemerinin oradaki “Meson de Condido” da farklı etlerden de aldık. Böylece 4 ayrı et mönüsünün tadına baktık. Gerçekten hepsi çok güzeldi. Tur firması da aynı yere götürmüş ama hepsi fix mönü yemiş oysa biz değişik tatlardan tattık ve 25.00 €/kişi ödedik.
TOLEDO GEZİMİZ
Toledo,1560 senesinde 2. Felipe'nin İmparatorluğunun başkentini Madrid’e taşıyıncaya kadar, dönemin en önemli kültür,ticaret ve askeri merkezi olan ve Tajo Nehri’nin çevresinde kıvrılarak kurulmuş bir şehir. Ayrıca Unesco’nun Dünya Mirası listesine kattığı bir yer. Biz buraya Renfe (hızlı tren ) ile Madrid'ten 20.60 €/kişi çift yön olarak 35 dakikada geldik. Renfeden inince çift katlı turist otobüslerine bindik.9.00 €/kişi. Üst kattan bütün manzarayı ve Tajo Nehri’ni seyrettik. Doğal olarak yollarda Tajo nehri ile beraber kıvrılarak yapılmış.Yolda giderken Alcantara Köprüsünü görüyorsunuz. Şehrin içi yürüyerek çok rahat gezilebiliyor. Meydan,” Zocodover “ adıyla anılıyor. Toledo Katedrali,Bisagra Kapısı ve Orta Çağ dönemine ait sokakları zevkle gezebilirsiniz.En önemli yiyecekleri olan “Marzipan” acıbadem tatlısının muhakkak tadına bakmalısınız. Çeliğiyle ünlü bir yer olduğu için el işçiliği çelik eşyalardan alabilirsiniz.
(kılıçlardan almanızı tavsiye etmiyorum.
Türkiye'ye girişte problem oluyor.)
Eski başkent çok büyük değil , fazlaca da gezip görülecek bir yeri yok. 2-3 saat içerisinde ziyaretiniz bitebilir.
MADRİD GEZİMİZ
Bütün Madrid’i ayağınızda rahat bir ayakkkabı ile yürüyerek gezebilirsiniz. Biz onlu bilet (12.20 €/kişi ) aldık,en ekonomik olanı buydu ve çok rahat yetti.
Turumuz Flamenko Şova Madrid’de götürdü. 55.00 €/kişi sadece içki ile izlediler.
Puerta del Sol,on önemli caddenin açıldığı meydan. Şehrin simgesi olan “Ayı Heykeli” burada. Meydan Güneş Kapısı anlamına geliyor. İspanya’nın “ 0 noktası” yani İspanya’nın Dünya’nın bütün şehirlere olan uzaklıkları buradan hesaplanıyor. Yılbaşı kutlamaları burada yapılıyor. Ayrıca meydanda ilginç kıyafetli kız-erkekler değişik kıyafet ve figürlerle uzun süreler havada asılı duruyorlar.
Puerta
del Sol’den 400 m güneybatıya gidince “Plazze de Mayor” meydanına çıkıyorsunuz.
Kral 3. Philip zamanında Juan Gomez de Mora tarafından 1619 yılında konut
olarak yapılmış. İnsanlar evlerinin balkonundan boğa güreşlerini ve
festivalleri izlermiş.Meydanda 3. Philip heykeli var. Bu meydanda lüks alışveriş
merkezlerini bulabilirsiniz. Bu alandan 550 m kuzeybatıya gidince “Madrid Royal
Palace”
var. Karşınıza 2800 odasıyla 18.yy da yapılmış ve yapımı 25 yıl süren “Kraliyet Sarayı”nı ,onun yanında da Almudena Katedral’ini görüyorsunuz.
var. Karşınıza 2800 odasıyla 18.yy da yapılmış ve yapımı 25 yıl süren “Kraliyet Sarayı”nı ,onun yanında da Almudena Katedral’ini görüyorsunuz.
Buradan 550 m kuzeye gidince “Plaze de Espane” meydanı geliyor. Servantes,Don Kişot,Sanço Panço heykelleri ile Mısır Müzesini göreceksiniz.Bu müzenin burada ne işi var deyip gezdik,fena değildi zaten ufak bir müze.
200 m doğuya giderseniz “Plaza Canovas” a ulaşırsınız. Cybele
Fontain heykeli ve biraz ilerisinde telekominikasyon binası “Placio
Comonicaciones” var.
800 m kuzeyedoğuya doğru yürüdüğünüzde önemli müzelerden biri
olan Prado Müzesi’ni gezebilirsiniz. Giriş:3.00 €/kişi. Giriş bazı günlerde
ücretsiz ve biz buna denk geldik.
Müzeye çok yakın
oldukça da güzel bir park olan “Retiro Park”a biz iki sefer gittik.Park
bir uçtan diğer uca 30 dakikada yürünüyor.İçindeki yapay gölde sandala veya
deniz bisikletine binebiliyorsunuz.
Yürüyüş alanları ve bisiklet kiralayıp gezme alanları var. Bir sürü spor yapan insan gördük. Çok değişik ağaçlar var. O kadar çok ziyaretçisi olan kocaman parkta etrafta hiç çöp görmedim.
Retiro Park’dan metro ile Santiago Bernabeu durağına
giderseniz (veya otobüs ile 10 numara ) meşhur stadyumlarını görürsünüz.19.30’a
kadar açık 13.00 €/kişi
Plaze de Cibeles’de Neptün Çeşmesi var.
Plaze de Toros Monumental de Las Ventas’da,krallara lezzetli
et sunmak için burada boğa güreşleri yapılırmış. En büyük arenası burası ve
halen güreşler yapılıp bu etler de yeniyormuş. Kapasitesi 25.000 kişi. Dış
görünümünde Arap-Endülüs mimarisi var.1929 ‘da tamamlanmış.
Barcelona da boğa güreşleri yapılmıyor,bunu vahşet olarak
nitelendiriyorlar.Madrid e gelip de ünlü tatlısının tadına bakmamak olmaz.Ve 2 şubeli bu tatlıcının yerini bulmak hiç de zor değil.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)